
Dolmuştan indik, yolu çekmeye başladık. Gergin bir hava vardı. Açlıktan ayaklarımın titremesini durduramıyordum bir türlü. C.I’yı aldığımız ekmeklerden birinin topuğunu ısırırken yakaladım. Kendisine olan nefretim bir kat daha arttı. Uzun uğraşlar sonunda eve varabildik.
Eve girer girmez ilk iş kral tv’yi açtık. Bok varmış gibi. 3’lü koltuğa dizilip işe koyulduk. G.Ç’yi işini yaparken burnunu karıştırmaması konusunda uyardım. Öfleyip önünde duran patatesi soymaya devam etti. Patates kızartmanın püf noktasının tenceredeki yağın çok kızmaması olduğunu, zira patateslerin çok kızmış yağda sertleşeceğini söyledim C.I’ya. Dinliyormuş gibi yapıp başını sallayarak bir yandan mırıldandığı arabesk şarkıya devam etti samimiyetsiz. Dönüp G.Ç’nin soyduğu patatesin kabuklarını görünce sinirlendim, “4 kilo patatesi 1 kiloya indirdin ayı” dedim. “Ne abi!” dedi. İçimden ikisine de sövdüm. Kendimizi kral tv’de çalan kötü arabesk şarkısının negatif rüzgarına kaptırmıştık ki haşin bir hamleyle açılan kapının ardından koyu pis esmer teniyle T.U belirdi.
Yüzyılın açıydı. Taş devrinde yaşamasının daha hayırlı olacağını düşündüğüm birkaç kişiden biriydi. Yaptığı dandik mızrakla koca bir hayvanı avlayıp tek başına yese, anca doyardı. “Süzdün mü makarnayı?” dedim. “Süzmüyomuşum gerizekalı!” diye pis ağzıyla çemkirdi. Ergenliğin verdiği asabiyet veya isyankarlığın çok ötesinde bir dünyası vardı kara marsığın. Adanalıydı. Arsızdı.
Açlıktan birbirimize girmek üzereydik. Sınırdaydık. Şu yaşımda anladım ki korkulacak birisi varsa o da karnı aç ergen gençtir. Kendimi o an 3’ünü birden kafa kafaya tokuşturacak kudrette görüyordum. Ama ilk önce karnımı doyurup güçlenmem gerekiyordu. Yemek hazır olana kadar gerizekalıların yaptığı espirilere güldüm, C.I’nın söylediği Cengiz Kurdoğlu şarkısına ben de çok efkarlanmışım gibi eşlik ettim. T.U’nun her cümlesinin sonuna eklediği, artık klasikleşmiş “neden bahsediyosun abi?” kalıbına dilim döndüğünce cevaplar vermeye çalıştım.
Yemek hazırlandı. 4 kişi açlar gibi saldırdık, takribi 6 dakikada bütün yemeği bitirdik. Yemekle birlikte 2.5 litrelik kolanın da dibi kaldı sadece. 2-3 dakikalık sessiz, soğuk bir savaş başladı aramızda son kalan kola için. Sonunda G.Ç bir yandan C.I’nın yaptığı suratta sadece hafif bir tebessüm bırakabilecek espirisine anıra anıra gülerek prim verirken, bir yandan son kalan kolayı ormanladı da gerginlik bitti. Klasik numara. O sırada dikkat ettim T.U ‘ben bir gıdım kolaya tamah edecek adam değilim’ tribiyle televizyona bakıp kolaya karşı ilgisizmiş gibi davranıyordu ama beni kandıramazdı. ‘Hadi lan!’ dedim içimden. Bebek gibi kolaydı kimi kandırıyordu?
Masayı toplama faslı başladı. C.I’nın önünden nutella’yı alırken manidarca baktım. Patates kızartması ve makarna basarken nutella yemek te neyin nesiydi? Bu yetenek çok az kişiye nasip olur diyip açgözlülüğünü yüzüne vurmak istemedim, içimden tebrik ettim midesizi.
Karnım doyunca 3’üne olan sinirim de geçmiş, keyfim yerine gelmeye başlamıştı. T.U geğirerek uzunca bir şarkı söyledi, sığ insanlar gibi kahkahalarla güldük her zamanki gibi. Sensible’de turnuva yapmayı teklif ettim kabul ettiler. T.U “ben Ronaldo’yum” dedi, aşağılarcasına baktık. Kısık sesle “ehe ehe brezilya” diye düzeltti, prim vermedik. Sinir harbi şeklinde geçen turnuva T.U hayvanının coyistiği kırmasıyla son buldu. Coyistik almak için dışarı mı çıksak diye düşündük. Ama acı gerçekler…
Coyistik alacak para yoktu. Hiçbirimizin sevgilisi de yoktu. Geleceğe dair planlarımız, futbol dışında bir hobimiz de yoktu. G.Ç’nin yazdığı bilimkurgu romanını ele geçirip ölümüne dalga geçtiğimiz andan itibaren kendisinin iyi bir bilimkurgu yazarı olma ihtimali kalmamıştı. Farketmediği için iğrenç-uzun-kabarık saçına derste çekirdek kabuğu, silgi vb. maddeleri koyulan çocuk olarak hiçbir zaman bilim adamı olmam beklenemezdi benden. Belki de şansını futbol ya da şarkıcılıkta kanıtlayabilecek C.I üçümüzden çekindiği için ulaşamadı hedeflerine belki de. Beslediği hamster yüzünden bizden duymadığı hakaret ve alaycı söz kalmayan T.U hiçbir zaman bir ‘Timsah Avcısı Dundee’ olamayacaktı.
Kafamızda kurmaktan bıkmadığımız ve hiçbir zaman ulaşamayacağımız hayallerimiz vardı her birimizin.
Elimizdeki malzemelerse 4 kilo patates, 4 ekmek, 2 paket makarna ve bebek gibi 2.5 lt. kola.
Kimse içimizden bir MacGyver çıkmasını beklemesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder