Ahmet T. ile That's the İzdivaç

Kayhan KOLCU

Programımıza başlamadan önce adı geçen kişileri belirtme gereği hissettik kendi çapımızda. Yazı başlığı kadar net, program sunucusu Ahmet T., henüz nereye düştüğünün farkında olmayan sülün gibi kızcağız Üç Nokta (ÜN), pek gözde olmayan bekarlar K., E., İ., ve C. Son olarak olaylara farklı bir bakış açısıyla yaklaşacak olan bendeniz (dışses). Kişilerin tamamen uydurma olduğunu söylemeden edemeyeceğiz.

Ahmet T: evet bir izdivaç programına daha hoşgeldiniz. Artık kurallarına ve akışına aşina olduğunuz programımız hakkında lafı fazla uzatmadan bugünkü şanslı kızımız ÜN’ yı çağırıyorum... Evet bize biraz kendinden bahseder misin?

ÜN : ... yaşındayım...okuyorum...severim...boş zamanlarımda... (her neyse)

Ahmet T: Teşekkürler ÜN. İsterseniz şimdi bekarlarımızı tanıyalım. Arkadaşları arasında tam bir fenomen. Maça gitmeyi, uyumayı ve uykusunu getirdiği için kitap okumayı seviyor. Senden başlayalım K.

K : Selam bebek... (evet, bu girişiyle olmayan öz güvenini varmış gibi göstermeye çalışarak, sırf programa katıldığı için kendisine bahşettiğimiz %3 şansını da stüdyonun spotları arasında kaybolmaya mahkum bırakmış bu arkadaşın hayata karşı kayıtsız duruşunu anlamaya çalışmakla vakit kaybetmenin gerekliliğini sorgulamaktan artık vazgeçmiş olduğunuzu ümid ederek eğer cümleye başlarken neden bahsediyordu sorusu eşliğinde paragrafın başına dönmeyi düşünüyorsanız vazgeçiniz, zira kendisinden bu yazı içinde bir daha bahsetmeyi gereksiz görüyoruz.)

Ahmet T: Evet. İstanbul Hukuk Çift. Halısahanın çalışkan ismi, acımasız avukat, armut yemeyi ve türkü çığırmayı seviyor...Seni dinliyoruz E.

E : ... (tam konuşmaya başlayacağı sırada hoparlörlerden yükselen Ankara havasına dayanamayarak kendini ortaya atar E. Program sunucusunun şaşkın bakışları ve seyircinin tempolu alkışları arasında sanatını icra eder. Ön sıralardaki teyzeler de kendisine katılır. Programa etkileyici bir giriş yapmak isteyen E. dansını o meşhur ‘ayağım kaydı o yüzden düştüm. Sünnet çocuğuyum ben, herkes bana baksın’ figürüyle noktalar ve seyirciyi coşturur. Program sunucusu E.’ yi yerden kaldırmak için eğilirken kahkahalarına ara verip ‘ reklamlar’ der.)

Ahmet T: evet. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Edebiyat, sinema, futbol vb. insanlarla tıkanmadan muhabbet edebilmek için ilgi duyulması gereken ne varsa onlara ilgi duyuyor. Arkadaşları çok konuşmasından biraz şikayetçi. Seni dinliyoruz İ.

İ : ‘fendim.

Ahmet T: Seni dinliyoruz dedim.

İ : he tmam neyse. Fimfeztivaline gittm en son. Çok ii film igılvsşark. Ama o neydi öbürü neydi o çok iidiil o neyse olmamış o olmamış. En sevdiğim mekan kaffpi, içcek fındık vodka. Çok ii, çok ii.
Ahmet T: İzin verirsen C. de konuşsun İ. Kolorist, reyting avcısı. Kendi evinin efendisi, arkadaşları müsrifliğinden şikayetçiler, bazı yanlış kararları var. Son olarak sıra sende C.

C : He.(sigarasının dumanını hafif sahtelikle yukarı doğru üfler ama hafif sahte.) Beni neden sona koydunuz ya (cevap alamaz. Herkes trip yaptğının farkındadır. ÜN belli ki hoşuna gitmiştir. Bir de ‘r’ leri yuvarlamaya başlarsa tamam.) Neydi bu prooramın adı ya. (aha!...) Neyse. Padişahım ben ama evde canım çok sıkılıyoo aslında ama belli etmiyorum, süperim. Yo! (kendini şaşmıştır. Bu kadarını ben de beklemiyordum.)

Ahmet T: reklamlardan sonra ÜN’ nın ilk anda elektrik alamayıp, (yani!) elediği aday hariç burada olacağız. Bir yere ayrılmayın...

Ahmet T: Evet ÜN ‘neden’ diye sormayıp senin adaylara soracağın ilk soruya geçiyoruz hemen.

ÜN : ee...evet. kız arkadaşınızı ilk buluşmada nereye götürürsünüz. E.’ den başlayalım.

E : Sevgilimi şık bir lokantada akşam yemeğine çıkarır (aylık maaşını hatırlatmak istemiyorum), sonrasında bir yerlerde bir kahve içmeye götürürüm. Kendisine zuzu diye hitap ederim... (tamam yavaş)

İ : Bu ne be. Ne şık lokantası. Çıkarım abi ben giderim o tüneldeki yere. Çıkışında da Araf çok ii mekan çok ii çalıyo çok ii.

E : İşte sen bu kadar iğrenç bi adamsın ancak gideceğin yer orası senin.
(buradaki karşılıklı atışmalar kızımız ÜN’ nın hoşuna gitmiştir içten içe. Sempatik çocuklar.)

C : Ben kızımı Moda’ ya çay içmeye götürürüm. Onu daha yakından tanımaya çalışırım. Çayı ben ısmarlarım. Ben varken kimse hesap ödeyemez. (tam bir aşk adamı.)

ÜN : evet. Bu hoş cevaplardan sonra ikinci soruma geçiyorum. Kendinizi üç kelimeyle anlatın lütfen. Sırayı bozmayalım evet E.

E : Karizmatik (!), anlayışlı (?), sahiplenen ( hahahha, kusura bakmayınız tutamadım kendimi)

İ : ... (bu sırada E. Söze karışır.)

E : alo. alo. alo. (ah nedir bu öne çıkma çabası)

İ : girzekalı. (İ. Bu noktada dayanamaz. E' nin kavalına tatlı bir tekme atar. E' nin gözleri şaşkınlıkla büyür ve kaçmaya başlar. Stüdyonun dışına doğru koşarlar. Stüdyodaki ve ekranları başındaki seyircilerden kalp krizi geçirdiğini sananlar olur.)

C : heh ne komik çocuklar. Adın neydi bu arada senin ya. ( ulan hep aynı numara!)

( ÜN’ nın yüzünde hafif bir gülümseme belirir. Bu sırada süper ikili kol kola stüdyoya döner ama artık çok geçtir.)

Ahmet T: Hadi bakalım kar tanesi. İhale sana kaldı. (becerebilirsen... Tom Waits’ den “hows it gonna end” çalmaya başlar. Çok karizmatik bir bitiriş.)

Hiç yorum yok: