Yokluğa Götüren Rahvan 'Dert' - Episode 2 - Derviş Ünvanımı Nasıl Aldım? / How?

Cem TAŞKARA

Anadolu'nun bir çok kentini gezmişimdir. Çok fakir halk, çok aç tüccar görmüşümdür. Aileden kalan servetimi reddetmem, kendimi Anadolu'da bulmamın en büyük sebebidir.

Gezdim, gördüm, hak verdim. Dervişlik bir ünvan, bir makamdır. Aslı Farsça'da esas itibariyle "muhtaç, fakir" anlamlarına gelir. Tasavvufi mana itibarı ile Allah fakiri, Allah'a muhtaç olduğunu hisseden, Allah'ı taleb eden, Ehli Suffa (Peygamberin en yakın arkadaşları) anlamında derviş sıfat olarak kullanılmıştır. "Dervişlik hâldir, söz değildir, söz ile ele geçmez" demiş eski bir derviş arkadaşım.

Evet katılmamak elde değil. Günümüz dünyasını uzayıp giden absürd bir komediye benzetirsek , bu absürd komedilikte başrol söz ile ünvan veren insanındır. Dervişlikse sözle alınmaz. Yaşamın acı köşelerinden edinilen tecrübeyle sabittir. Ayrılık acısı , aşk acısı gibi rahvanları ele alalım. İstanbul'un elektronikleşmiş müziği eşliğinde ufolarla ısıtılan soğukların büyüsündeki yozlaşmış aşklardan konuşalım.

Genç saçını vaxlamış, arabasına binerken çarpıyor gözümüze, yanında saçını doğanın binbir çiçeğini katlederek sarı boya devinimi yapmış bir kızla. İstanbul'un ünlü gece kulüplerinden birinin önünde şarap parası isteyen, konuşması düzgün, hafif tombul bir gencin gölgesinde giriyorlar sahte bir 4 saat geçirecekleri inlerine. Zıplıyorlar, atlıyorlar, eğleniyormuş gibi yapıyorlar her ikisi de. Ne genç erkeğin kafasından çıkıyor seks fikri , ne de genç kızın kafasından çıkıyor zenginliklerle dolu bir villada huzur içinde yaşam hayalleri... Eğlence bitiyor, dışarda uyuyakalmış hafif tombul şarapçı genç bir gözünü açarak; "Gözünüzü bir kapatın da dinleyin İstanbul'u!" diye bağırıyor. Bu İstanbul var ya, kaç ruhu kaç bedenden ayırdı biliyor musun ha Mr. Vax diye haykırıyor mobilya kralının oğluna. Mobilya kralı hemen bodyguarda dönüyor; "Ya bunları seçip mi getiriyorsunuz buraya kuzum?" diye çıkışıyor. Ordan hemen devinim bayan atlıyor; "Gidelim Mert çok acıktım bir Lamb de Brunne yiyelim şarap soslu" diyor. Şarapçı dönüyor; "İşte ben sizin gibiler yüzünden derviş oldum" diye sessizce uyukluyor.
İşte böyle dostlar, bu hikayedeki şarapçı, tahmin ettiğiniz gibi benim. Halk ozanlığıma başladığım ilk yıllardaki araştırmalarım sırasında edindiğim bir tecrübeyi sizlerle paylaştım.

Mart ayına kadar şu dizelerde düşünün hayatı;

Seyreyle güzel kudret-i mevla neler eyler
Allah'a sığın adl-i teala neler eyler
Meyl eylemezem gayrisine hazreti haktan
Şol yüzleri dost özleri düşmandan usandım
Şuları şikest meyleri kalp hasreti haktan
Virane değil ettiğim isyandan utandım

040208 16.51 pm @ cihangir blues

Hiç yorum yok: