
Algida dondurmaları ile tanışmam ilkokulun sonlarına dayanır.
Algidanın hayatımıza girmesinden önce karadenizin güzide kenti Samsun'un bağrından çıkmıs balkaymak dondurmaları ile bu açlığımızı giderirdik. Belli başlı bakkalarda ise panda ve memonun hazır dondurmaları bulunurdu ancak külahta yediğimiz o dondurmaların yerini alamazdı. Ancak ilkokulumun önünde seyyar satılan eskimolar alternatif olabilirdi. Okul bitiminde kapıda pusu kurmus eskimocuların mavi termoslarından renk renk eskimoları seçip yemek ayrı bir zevkti. Yapım koşullarından bihaberdik fakat onları tüketmek ayrı bir zevkti. Başlarda sadece limonlusu, vişnelisi ve çileklisi bulunurken; seneler geçtikçe kivili, kolalı gibi egzantrik çeşitleri de peydah olmuştu. Ancak kim diyebilirdi eskimonun da pabucu dama atılacak…
İşte buzparmak yerelliğe vurulan en büyük darbeydi. Uygun fiyatı, çocukları cezbeden şekliyle tam bir ilgi odağı idi. Hem annelerimiz her ne kadar buz yememizden sürekli endişe duysalar da en azından buzparmak yapım koşulları acısından daha hijyenikti ve sadece bu sebep bile buzparmağı bir adım öne geçiriyordu.
Ama benim gönlümün prensi banana joe idi. O zamanlar muz meyvesine tuhaf anlamlar yüklemesini bilmediğimiz çağlarda algidanın bu ürününü yemek bana çok büyük mutluluk veriyordu. Çeşit çeşit maxlar veya kornetler ise hiç ilgimi çekmiyordu.Varsa yoksa banana joe idi. Belki de üretilmiş en başarılı ürünlerden biriydi. Çocukken aldığımız harçlıklar cüzi ve belli olduğundan her zaman yenilemiyordu, ancak fedakarlıklarla ve sabır sayesinde bu mutluluğa ulaşılabiliniyordu. Çikolata kaplı o muzlu dondurma sayesinde muz kelimesinin ingilizcesinin banana olduğunu da öğrenmiştim ve kelime dağarcığım biraz daha gelişmişti.
Ülkemizde kışın dondurma yenmez gibi bir alışkanlık mevcut olduğundan bahar ayında bakkallarda algida dolaplarının görünmesi iple çekiliyordu, bu ayrıca tekrar banana joe'ya merhaba deme fırsatıydı. Ancak o bahar benim için tarihe kara harflerle yazıldı; çünkü dondurmaların olduğu o kartona baktığımda banana joe'nun yerinde yeller esiyordu. Bakkal amcaya yaptıgım serzeniş bütün mahalle tarafından duyulmuştu, dışarıdan beni gören birisi çok büyük acı içinde olduğumu düşünebilirdi; ancak okur ben gercekten çok büyük bir acıyla haykırıyordum bakkal amcaya "banana joe nerede" diye. O ise çok sakın bir şekilde "işte orada yazılanlar var, bak sana max verim" diyerek benim neler çektiğimi görmezden gelerek beni kandırmaya, cebimdeki üç kuruş parayı kasasına indirmeye çabalıyordu.
Algidanın bana yaptığı bu kazığı görmezden gelip kendime yeni bir favori edinmiştim. Bunun adı ise "big toff" idi, içindeki krem karameli ve dışındaki bademli cikolata kaplamasıyla gönlümü fethetmişti fakat onun da saltanatı uzun sürmedi ve beni yine algida hüzünlere gark etti.
Artık algidaya itimadım kalmadı, İstanbul'a taşınalı beri üşenmem Ali Usta'ya gider dondurmamı yerim. Üzülmeden, tadını çıkararak dondurma keyfini Ali Usta ile yaşıyorum ve reklamlarında oynayan birbirinden güzel bayanlarına rağmen magnuma prim vermiyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder