
Kimseler duymasın ha, duyarlarsa ölürüm ve bunu sadece sana söylüyorum. Sanırsam birlikteliğimiz var yalanı içindeki Kirkit'in; enstrümanından çıkan acıklı notalar karanlık sahilde başka kızlarında kulaklarında yer etmekteydi, hatta kalplerini çalmaktaydı. Ta ki anı yakalamakta olan ve sanatına bunu da katabilmeyi başarmış müstesna isimlerden Uygar üstad, bir kara koncoloz gibi sahilde salınmaya başlayıncaya dek...
İşte o an gökkube karardı.
Bir pus çöktü.
Elinde bir dirhem cevizli sucuğuyla geelen Uygar, yediğinin verdiği etkiyle bir kızı kolundan tutup; "Strüktüralizmin günümüze uyarlanması: neo-strüktüralizm ve karşılaşılması muhtemel sorunlara çözüm önerileri - II", müzik alanında "Bach'ın eserlerini öğrencisi Dvorak'ın daha iyi icrası: Bach'a yöneltilen 'tuşe zayıflığı' eleştirisi ve 19. yüzyıl müziğinde bir başka boynuzun kulağı geçmesi vakası" adlı makalelerinden bahsetmeye başladı.
Gerçi bu da çok uzun süremedi. Nitekim bir enformasyon teknolojileri dahisin olan Erkan, o kızla üstad Uygar'ın arasına sağ ayağıyla bir giriş yaptı. Kamyon gibi başparmağı havayı daha da gece yapmıştı.
Ve bu son an hepimiz sustuk, pustuk, sistik, geceydik ya da kardık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder