
Yıl 2021. Ülke Kene Teröründen Sorumlu Devlet bakanlığıyla tanışmış, İ.Melih Gökçek Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına çıkmış. İstanbul 2028 olimpiyatlarındaki en büyük aday, sanıldığı gibi uçan arabalar falan yok. Deniz taksileri boğazda vızır vızır...
Moda'daki siteleşmenin en güzel örneklerinden Moda Selami Öztürk Evleri'ndeki denizi en güzel gören villamdan çıkıp, Audi A15 zırhlı jipime ata biner gibi atladım.
Hedefim yeni bir videofon alıp, kariyerini Diyarbakır'da mutlu bir yuva eşliğinde sürdüren arkadaşım Emir'le 2k çözünürlüğünde konuşmaktı.
Videofonumu nerden alacağımı çok iyi biliyordum. O zamanın en büyük teknoloji marketler zinciri adayı TTT'nin (The Taskend Tech) sahibi candan arkadaşım Ahmetçim'di.
Kırmızı ışık yanınca hemen telefonuma sarıldım. Ahmet zincirin ilk ve tek şubesi olan Erenköy şubesindeydi.
İşimi en yüksekten hallettirmeyi hep severdim.
Uzun süre çalan telefon sonunda açılmıştı. "70-150 pound arası mousepadler ithal ediyoruz ilgilenir misiniz?" diye sordum. "Ooo Naber babuş?" dedi. "Geliyorum" dedim telefonu kapadım.Gittiğimde Call of Duty 7 oynuyordu. Oyununu kesip, güzel bir karşılama bekledim ama yapmadı. Videofon çeşitlerini anlatırken bana övmeye çalıştığı birbirinden gereksiz özellikleri olan videofonları geçip Sony olanını aldım. Kahve söyledi, oturduk.
TV'nin kumadasına bastığında birbirimize bakıp ultrasonik kahkahalar atmamıza neden olan şey, artık olması gereken Büyük İstanbul Depremi panelindeki konuşmacılardan Kayhan'dı.
Kayhan, Moda'daki muhteşem sitemin mimarı o zamanki İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Selami Öztürk'le tartışıyor, benim de yatırım için bir daire aldığım 2. bir Öztürk projesi olan The Moda Skyscrapers evlerini sert bir dille eleştiriyordu.
Ellerini robotik hareketlerle ileri geri hareket ettirip "Yaptırdığınız yerlerin çökecek olduğunu 3 yaşında çocuk bile biliyor!" diye haykırıyordu. "Yaptırdığınız sitede benim de arkadaşımın evi var, gittim 2-3 kere vurdum duvarlara kesin çöker o binalar" demesi, ünlü yüksek mühendis Kayhan'ın bilim adamı kimliğiyle çelişiyor, kamuoyunda Kayhan'a karşı tepki oluşmasını sağlıyordu.
"Kısa boylu dev başkanla olan problemleri, içindeki zincirleri kıramaması Kayhan'a hep puan kaybettiriyor Ahmetçim" diyip ordan ayrıldım.
Canım eve gitmek istemiyordu. Biraz boğaz havası iyi gelebilirdi. Rotamı Kuzguncuğa çevirdim. Amacım ne zamandır görmediğim İbrahim'i ziyaret etmekti. İbrahim çok saygı duyguğum bir ailenin çocuğuydu. Bu kadar saygın bir ailenin oğlu sırf kızlara şov olsun diye kendini neden yıllarca Moda'da oturuyorum diye tanıtmıştı anlamam. Oysaki o Caferağa'da otururdu eskiden.
Aklımda bu sorularla İbrahim'in evinin önünde park yeri aramaya başladım.
Onu gökte ararken yerde bulmuştum. Midye dolma tezgahının hemen önünde duran ta kendisiydi.
Radikal gazetesinin pazar günleri yayınladığı tv ekinde program eleştirmenliği yapan dostum İbo. Camı açıp kafamı çıkartmamla elleriyle savunmasını yapması arasında 2 saniye bile yoktu. Hala hızlı, hala bekar, hala da herşeye bir anda yetişebiliyordu.
"Alo!" dedim. Bana tokat attı. Sonra cebinden çıkardığı 100 tl'sini avucu içinde sıkarak midye dolmacıya verip arabama bindi. "Olm geldiğin iyi oldu lan şurda bi meyhane keşfettim oraya gidelim çok iyi fava yapıyorlar fava fava fava fava" dedi. Herkesi nerden vuracağını biliyordu. Bukalemun gibi bir adamdı.
Meyhaneden çıktıktan sonra kendimi hemen eve atmıştım.
Videofonumu kurup hemen Emir'in numarasını tuşladım. Canım dostumu görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Telefonu Emir'in ortanca oğlu Sidar açtı. "Naber lan Sidar?" dedim. "İyiyam Cem ağabey sen nasılsan, salak babam içeride çiküfte yoğuriyir" derken arkadan, "Sidar ne biçim konuşuyorsun sen babanla?" diyen Zelal yengem , kucağında Hivda'yla gözüktü. "Naber Cemo bak bu bizim en küçük" dedi.
Yengemle tam konuşmaya başlamıştık ki arkada Emir'i görür gibi oldum. Bana doğru gelmeye çalışıyordu fakat sırtına atlayıp yüzünü tokatlayan büyük oğlu Demhit'in "Cemo abim gelmişşş vay cemo abime bak!" diyerek yaptığı karşılama şovu Emir'i çok zor durumlara düşürüyordu. Demhit beni çok severdi. Ona hep babasıyla ilgili şakalar öğretirdim eksiksiz yapardı.
Sonunda arkadaşımı görebilmiştim, "Kusura bakma Cemocum geliyem ama ellerim çok yağlıdır ha!" diyip gülerken yanlışlıkla zıplayıp telefonun kapatma düğmesine bastı.
Hiç değişmemişti. Hiç değişmeyecekti.
cemt 02.32 on the last day in Cihangir Baskurt Residences
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder